skip to main
|
skip to sidebar
Ana Sayfa
İngilizce Özlü Sözler
Cep Film
Android Apps
ingilizcece.com Webutation
Anasayfa
Extra+
Fıkralar / Jokes
Dinle / Oku
Download +
CEP Sözlükler
PC Sözlükler
Multimedya
Filmler
CEP Filmler
Program/Set +
Rosetta Stone
BBC Full Set
BBC Günlük Yaşam
Oxford Mp3
Real Writing 4
Konu Anlatımları +
İngilizce Temel Bilgiler
Tensler /Zamanlar ++
Simple Present Tense
Present Contunious Tense
Future Tense
Future Contunious Tense
Simple Past Tense
Past Contunious Tense
Present Perfect Tense
Present Perfect Contunious Tense
Past Perfect Tense
Future Perfect Tense
Deyimler / İdioms
Yardımcı Fiiller
Relative Pronouns +
'Who' Relative Pronouns
'Which' Relative Pronouns
'That' Relative Pronouns
'Whose' Relative Pronouns
Günlük Hayatta
Diğer Konular +++>
Active-Passive
Direct-Indirect
Direct-Indirect Imperatives
Direct-Indirect Questions
Adjectives / Sıfatlar
' To Have ' Fiili
Gerunds / Fiilimsiler
Infinitives / Mastarlar
Prepositions / Edatlar
Şartlı Cümleler
Adverbs / Zarflar
Multimedya
Videolar +
Temel İngilizce
Gramer
Animasyon
Fıkralar
Telaffuz Kabiliyeti
Dinleme Kabilyeti
Güncel Haberler
Hikayeler
Okuma /Reading
muzikler
Oyunlar
uyarı
29 Ağu 2011
Deyimler / İdioms (K)
13:48
Unknown
No comments
Bunu E-postayla Gönder
BlogThis!
X'te paylaş
Facebook'ta Paylaş
İngilizce deyimler-Keep away from: Uzak durmak, uzak tutmak
Keep away from:
Uzak durmak, uzak tutmak
Keep the children away from the sea.
Çocukları denizden uzak tutun.
Keep back from:
Saklamak
I think she keeps something back from me.
Zannederim benden bir şey saklıyor.
Keep down:
1) Hakim olmak
2) Kısmak
1- You should keep down your anger.
Öfkenize hakim olmalıydınız.
2- We must keep down the expenses.
Masrafları kısmalıyız.
Keep from:
Engel olmak
You must keep him from coming here.
Onun buraya gelmesine engel olmalısınız.
Keep house:
Evi idare etmek, evi çekip çevirmek
She keeps our house as my mother is sick.
Annem hasta olduğundan beri bizim evi o, idare ediyor.
Keep in:
1) Ateşin yanmaya devam etmesini ya da ettirilmesini sağlamak
2) içeride tutmak, salıvermemek
1- Keep the fire in until we come.
Biz gelinceye kadar ateşin sönmemesine dikkat edin.
2- The teacher kept him in class till 5 o’clock as a punishment.
Öğretmen, ceza olarak onu, saat 5’e kadar sınıfta tuttu.
Keep in with:
Arkadaşlığı, dostluğu sürdürmek
We keep in with our friends from highschool.
Lisedeki arkadaşlarımızla dostluğumuzu sürdürüyoruz.
Keep in mind:
Akılda tutmak, hatırlamak
Keep in mind what he said to you.
Size söylediklerini aklınızda tutun.
Keep in touch with:
ilişkiyi sürdürmek, irtibatı kurmak
I always keep in touch with my old friends.
Eski arkadaşlarımla devamlı olarak ilişkiyi sürdürüyorum.
Keep off:
Uzak kalmak
I can’t keep my eyes off her.
Gözlerimi ondan uzak tutamıyorum (ayıramıyorum).
Keep on:
Yapmakta ısrar etmek, devam etmek, devam ettirmek
He keeps on asking silly questions.
O, aptalca sorular sorup durur.
Keep one’s eye on:
Gözaltında tutmak
The teacher kept his eye on the students with great care during the exam.
Sınav sırasında öğretmen öğrencilerini büyük bir dikkatle gözaltında tuttu.
Keep one’s promise:
Sözünü tutmak
You can count on him, he keeps his promise.
Ona güvenebilirsiniz, sözünü tutar.
Keep out of:
Dışında kalmak
He tried to keep out of the quarrel.
O, kavganın dışında kalmaya çalıştı.
Keep a secret:
Sır olarak saklamak
I’m sure that he’ll keep the subject a secret.
Konuyu bir sır olarak saklayacağına eminim.
Keep still:
Kımıldamadan durmak
Can’t you keep still for five seconds?
Beş saniye kımıldamadan durabilir misiniz?
Keep to:
Bağlı kalmak
He kept to his idea althought it was proved to be wrong.
O, yanlış olduğu kanıtlandığı halde iddiasına bağlı kaldı.
Keep under:
Kontrol altında tutmak, disiplin altına almak
All the teachers used to try to keep him under, but they never
managed.
Bütün öğretmenler onu disiplin altına almaya çalıştılar, ancak asla başaramadılar.
Keep up with:
1) Ayak uydurmak
2) Devam etmek, devam ettirmek
3) Geçindirmek
1- You talk very fast, I can’t keep up with you.
Çok hızlı konuşuyorsunuz, size ayak uyduramıyorum.
2- I want to keep up my membership to that magazine.
O dergiye üyeliğimi devam ettirmek istiyorum.
3- He works hard to keep up his family.
O, ailesini geçindirmek için çok çalışıyor.
Knock down:
Yere düşürmek, yıkmak, devirmek
I couldn’t knock him down although I hit him very hardly.
Çok sert vurmama rağmen onu yere düşüremedim.
Knock off:
işi durdurmak, paydos etmek
The workers decided to knock off.
işçiler işi durdurmaya karar verdiler.
Knock on:
Kapıyı çalmak, kapıyı vurmak
I woke up when he knocked on the door.
Kapıyı çalınca uyandım.
Knock out:
Boksta vurup yere yıkmak, nakaut etmek
For a boxer the worst thing in the world is certainly to be knocked out.
Bir boksör için dünyada en kötü şey kuşkusuz nakaut olmaktır.
Know by sight:
Sima olarak tanımak
I never talked with her, I just know her by sight.
Onunla hiç konuşmadım, sadece sima olarak tanıyorum.
Posted in:
Deyimler
Sonraki Kayıt
Önceki Kayıt
Ana Sayfa
0 yorum:
Yorum Gönder
Sponsor
Full HD Gallery
Sabri Meviş
Game Tube
Follow us on Facebook
En çok Tıklananlar
Animasyonik Hikayeler (ingilizce altyazılı)
The Greatest Treasure : En Büyük Hazine
Read / Listen *** Oku / Dinle
İngilizcede Ain't Yapısı Nedir? Nasıl Kullanılır?
Full HD Kalitesiyle İngilizce Çalışma Filmleri
Tüm Üniversitelerin Hazırlık Atlatma/Muafiyet Sınav Soruları
The Little Pianist : Küçük Piyanist
İngilizce Temel Bilgiler
Tucket the Bucket : Tucket, Kova
Günlük Hayatta İngilizce
Bumerang
İngilizceye Başlarken
***
Full altyazı
ve
çeviri
için
Tıklayın
İngilizce Ce
Anasayfa
Kategoriler
Active - Passive
(1)
Adjectives / İngilizce Sıfatlar
(1)
Adverbs / İngilizce zarflara (belirteç) toplu bakış
(1)
alfabe
(1)
android
(1)
Animasyon
(12)
Başlangıç
(13)
books
(9)
Cep Filmler
(9)
cepsözlük
(5)
Conditional Sentences / İngilizce Şartlı Cümleler
(1)
çeviri
(1)
Deyimler
(24)
dinleme
(2)
Direct - Indirect
(1)
Direct-Indirect Imperatives
(1)
Direct-Indirect Questions
(1)
Fıkralar
(41)
Filmler
(1)
Gerund-Participle
(1)
Gramer
(16)
günlük eylemler
(1)
Günlük Hayatta İngilizce
(37)
günlük ingilizce
(1)
haftanın günleri
(1)
Infinitives / İngilizce Mastarlar
(1)
ingilizcede aylar
(1)
ingilizcede taşıtlar
(1)
kelime ve ifadeler
(2)
kürtçe
(1)
lirik
(1)
Listening
(6)
lyrics plugin
(1)
Mp3 files
(3)
multimedia
(1)
multimedya
(1)
müzik
(37)
news
(8)
oku-dinle
(12)
Oyunlar
(2)
PcSözlükler
(11)
Prepositions / İngilizce Edatlar
(1)
Reading
(5)
renkler
(1)
setler
(4)
sözlük
(1)
Telaffuz
(12)
temel bilgiler
(9)
Testsler
(2)
That (Relative Pronouns) / İngilizce İlgi Zamirleri
(1)
To Have
(1)
videolar
(1)
Which (Relative Pronouns) / İngilizce İlgi Zamirleri
(1)
Who (Relative Pronouns)
(1)
Whose (Relative Pronouns) / İngilizce İlgi Zamirleri
(1)
Zamanlar / Tense
(10)
Blog Archive
Ocak
(3)
Ağustos
(1)
Eylül
(2)
Eylül
(132)
Ağustos
(112)
Temmuz
(61)
Design by
Free WordPress Themes
| Bloggerized by
Lasantha
-
Premium Blogger Themes
|
coupon codes
0 yorum:
Yorum Gönder